9 Mart 2009 Pazartesi

El ve ayak masajıyla tüm organlara yayılan şifa: Refleksoloji

El ve ayak masajıyla tüm organlara yayılan şifa: Refleksoloji
Siz yapın yapmayın yada hiç inanmayın ama bütün dünya ve yavaş yavaş doktorlarda direk insanlara ilaç yazmak yerine daha doğal kendilerininde yapabilecekleri yöntemleri anlatiyor ve uyguluyorlar bunlardan en basit ve etkili uygulamalarından olan refleksoloji ile ilgili güzel bir yazı :


Hızlı yaşam ve modern teknolojiyle birlikte, çevre sorunları, elektronik
kirlilik, parasal problemler ve küresel sorunlar vücudumuza ve ruhumuza dengesizlik getiriyor, sinir sistemimizi yoruyor, direncimizi azaltıyor. Bu da çeşitli fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların kaynağını oluşturuyor. Terapi niteliğinde bir masaj tarzı olan refleksoloji, vücutta tıkanmış olan enerji kanallarını açarak stresin etkilerini hafifletiyor, derin bir rahatlama getirerek sinir sisteminin normal çalışabilmesini sağlıyor ve böylelikle rahatlayan bir vücut kendi kendini iyileştirebiliyor.


STRES, günlük hayatımızın önlenemez bir parçası. Bir dereceye kadar yaşam için gerekli de. İnsan vücudu kısa vadeli stresi yaşayabilecek şekilde düşünülmüş. Fakat hızlı yaşamın ve modern teknolojinin (trafik, televizyon, gürültü, iş baskısı, aile problemleri, savaşlar, açlık, hastalıklar, çevre sorunları, elektronik kirlilik, parasal problemler, küresel sorunlar) vücudumuza ve ruhumuza dengesizlik getirdiği de bir gerçek. Uzun süre stres yaşayan bir vücutta sinir sistemi yoruluyor, vücudun direnci azalıyor.

Stresin uzun vadeli semptomları yorgunluk, anksiyete ve depresyon olabiliyor. Stres herkesi aynı şekilde etkilemiyor. Kimisi yüksek tansiyon, kimisi mide problemleri ya da baş ağrılarından şikayetçi. Refleksoloji, stresin etkilerini hafifletip derin bir rahatlama getirerek sinir sisteminin normal çalışabilmesini sağlıyor. Rahatlamış bir vücut kendi kendini iyileştirebiliyor. Özellikle yüksek tansiyon ve anksieteye, refleksoloji şifa getirebiliyor. Bunun yanı sıra, refleksoloji kan dolaşımı ve hormonal problemlere iyi geldiği gibi ağrı hafifletici niteliğe de sahip. Kanser, multiple-sclerosis ya da AIDS gibi hastalıkları iyileştiremese de, fakat ağrıyı hafifleterek hastanın rahatlamasına yardımcı olur.

Refleksoloji, terapi niteliğinde bir masaj tarzı. Ellerimiz, ayaklarımız ve kulaklarımız vücudumuzun bir çeşit haritasını taşıyor. Başka bir deyişle her organın el, ayak ve kulaklarda "reflect" ettiği yani yansıdığı bir yer var. Refleksoloji bu noktaları masajla harekete geçirerek, vücuttaki tıkalı enerji kanallarını açıyor, kişiye rahatlık getiriyor ve hastalıklara karşı vücudun bağışıklık sistemininin korunmasında yardımcı oluyor.

Vücuttaki her organın el, ayak ve kulaklarda belirli bir noktayla ilişkilendirilmesiyle ilgili bilgiler çok eskilere dayanıyor. MÖ 5000 yıl önce Çinliler, akupunktur noktalarının tedavideki önemini keşfetmişler, MÖ 2500 yıllarında da vücudu uzunlamasına geçen meridyenlere yani enerji akımının geçtiği dilimlere bölmüşler. Ancak refleksolojiye ait en eski bilgilere MÖ 2500-2300 yıllarında Mısır’da rastlanıyor. Bir Mısırlı doktorun mezarından çıkan piktograf, el ve ayak masajının o dönemlerde tedavi olarak uygulandığını gösteriyor.

Harry Bond Bressler’in Zone Therapy adlı kitabında bazı Orta Avrupa ülkelerinde bir çeşit refleksoloji tedavisinin 14. yüzyılda uygulandığı belirtiliyor. 19. yüzyılın ikinci yarısında ise Amerika’da Dr. Fitzgerald "Zone Therapy"nin kurucusu olarak ortaya çıkıyor. Vermont Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Fitzgerald, parmaklardaki bazı noktalara bastırmayla el, kol, omuz, çene, burun ve kulaklar üzerinde "anestezik" yani uyuşturucu bir etki elde edilebileceğini görüyor. Ve buradan yola çıkarak "Zone Therapy"yi ortaya atıyor.

Fitzgerald, vücudu baştan başlayıp ayaklara inen, ayakların altından vücudun arkasına geçip başta biten eşit genişlikte 10 dilime bölmüş. Örneğin vücudun sağ tarafındaki ikinci dilimde yer alan bir ağrı, sağ ayakta ikinci dilimde hassas bir bölge oluşturuyor. Bu terapiye göre ağrının tedavisi ayaktaki ilişkilendirilmiş noktadan mümkün olabiliyor.

Eunice Ingham (1879-1974), vücudumuzdaki organların ayaklara yansıdığı noktalarda yaptığı çalışmalarıyla tanınıyor. Modern refleksolojinin anası olarak kabul edilen Ingham "Zone Therapy"nin yardımıyla ayaklarda bütün vücudun haritasını çıkararak refleksolojiye büyük katkıda bulundu.

Holistik (bütüncül) düşüncede, insan vücudu sürekli değişen, dinamik enerji sistemi olarak kabul ediliyor. Çinlilerin "Ch’i", Hintlilerin "Prana", Tibetlilerin "Lung-gom", Japonların "Sakia-tundra" ve Batılıların "hayat enerjisi" diye adlandırdıkları bu enerji, Doğu geleneklerine göre, her şeyi yaratan kuvvetin bir parçası ve diğer dolaşım yolları gibi kendine has yolları, kanalları (buna meridyen de diyebiliriz) olup, kesin bir akış yönüyle vücuttaki her yaşayan hücreye varabilecek bir niteliğe sahip. Uzakdoğu kültürüne göre bu enerjinin elektrik, manyetik, kızılötesi ve enfrasonik özellikleri bulunuyor. Çinlilerde ve Ayurvedik tıpta, düzgün akan, vücuda dengeli dağılan enerji, sağlığın temelini oluşturur. İşte Meridyen Terapisi bu düşünceyi temel alıyor.

Sağlıklı bir vücutta yaşam enerjisi rahatça dolaşabiliyor. Ama stres, hastalıklar, travmalar, bu enerjinin dengesizce akmasına neden oluyor. Dolayısıyla enerji bazı organlarda gereğinden fazla oluyor, bazılarınaysa gerektiği kadar ulaşamıyor. Refleksoloji terapisinde organların ilişkilendirildiği noktalara yapılan masajla bu meridyenlerde bloke olan enerji açılıyor ve vücutta dengeli bir şekilde akmaya başlıyor.

Refleksoloji, her yaştaki ve cinsteki insana ya da bebeklere uygun. Ancak tromboz ve diyabet durumlarında refleksoloji uygulanamıyor. Hamileliğin ilk üç ayında da dikkatli ve daha yavaş olmak üzere uygulanabiliyor.

ayrica bakiniz Refloksoloji video anlatım


refleksoloji nedir ?

http://www.refleksoloji.org

[Resim: ayak_harita.gif]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder